Eski ABD Başkanı Donald Trump, uluslararası diplomasi sahnesinde sürpriz bir adım atarak Kafkasya'da uzun süredir devam eden Azerbaycan-Ermenistan geriliminin çözümüne katkıda bulundu. Azerbaycan ve Ermenistan arasında imzalanan yeni anlaşma, her iki ülke için yeni bir başlangıç anlamı taşırken, bölgedeki barış ve istikrar açısından da önemli bir dönüm noktası sunuyor.
Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki çatışmalar, genellikle Dağlık Karabağ bölgesinde yoğunlaşmış ve yıllar boyu hem askerî hem de siyasi açıdan gergin bir zemin oluşturmuştur. 2020 yılındaki 44 gün süren çatışma, bölgedeki güç dengelerini önemli ölçüde değiştirmiş ve uluslararası toplumu harekete geçirmişti. Çatışmanın ardından Rusya'nın arabuluculuğuyla yapılan anlaşmalar, her ne kadar bir ateşkes oluşturmuş olsa da, kalıcı bir barış sağlanamamıştı.
Trump’ın arabulucu olarak devreye girmesi, hem bölgesel dinamikleri hem de ABD’nin dış politika perspektifini değiştirebilir. Trump'ın barış arayışı, gerek Azerbaycan’ın gerekse Ermenistan’ın geleceği açısından yeni umutlar doğuruyor. Anlaşmanın içeriği, sadece mevcut barışın korunmasını değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal işbirliğini de öngörüyor.
Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki anlaşma, iki ülkenin sınırlarının belirlenmesinden, karşılıklı ticaretin artırılmasına kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Anlaşmanın en çarpıcı özelliği, her iki ülkenin de yeniden yapılanma ve kalkınma sürecine girmesi için gerekli koşulların sağlanmasıdır. Bu durum, bölgedeki uluslararası yatırımları da çekebilir.
Ancak, bazı analistler bu gelişmenin uzun vadeli barışı garanti etmediğini savunuyor. Ermenistan'daki bazı gruplar, anlaşmanın ülkenin egemenliğini zayıflattığını ileri sürerken, Azerbaycan da bölgede aktif bir güç olmanın getirdiği baskıları hissediyor. Bu nedenle, anlaşmanın uygulanması sürecinde ortaya çıkabilecek iç ve dış dinamiklerin göz önünde bulundurulması oldukça önemlidir.
Trump'ın bu süreçteki rolü, uluslararası ilişkilerdeki açmazları aşmanın bir örneği olarak değerlendirilebilir. Geçmişteki ön yargılardan bağımsız bir şekilde, dünya genelinde barış sağlamaya yönelik adımlar atılması gerektiği vurgusu, Trump’ın imzasını taşıyan bu barış süreciyle daha da güçleniyor.
Sonuç olarak, Azerbaycan-Ermenistan anlaşması, sadece iki ülke arasında değil, tüm Kafkasya ve çevre bölgelerde istikrar sağlanması açısından kritik bir adım olarak öne çıkıyor. Uluslararası toplumun dikkatle izlemesi gereken bu gelişmeler, barış ve güvenliğin tesis edilmesi konusunda ne denli kritik bir rol oynadığını ortaya koyuyor. Trump’ın bu süreçteki liderliği, bölgede kalıcı bir barışın sağlanması için yeni kapılar aralayabilir ve tüm dünyanın kucaklayabileceği bir model sunabilir.