2023 yılı, Rusya ve Türkiye arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasının 105’inci yılını kutlamakta. Bu uzun tarih, iki ülke arasında birçok olay, iş birliği ve çatışmayla şekillenmiştir. İki komşu ülkenin ilişkileri, sadece ikili diplomasi açısından değil, aynı zamanda bölgesel ve global jeopolitik dengeler açısından da büyük bir öneme sahiptir.
Rusya ve Türkiye’nin tarihsel ilişkileri, 18. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde başlayan bu ilişkiler, zamanla birçok ciddi krize ve savaşlara neden olmuştur. Özellikle Kırım Savaşı ve Balkan Savaşları, iki ülke arasındaki çatışmaların önemli örneklerindendir. Ancak 1917’de gerçekleşen Rus Devrimi, Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında yeni bir sayfa açmıştır. 1920 yılında imzalanan Moskova Antlaşması ile birlikte, iki ülke arasındaki ilişkiler tam anlamıyla diplomatik bir boyut kazanmıştır.
Sonraki yıllarda, özellikle Soğuk Savaş dönemi, iki ülke arasındaki ilişkilerin oldukça gergin bir seyir izlemesine neden olmuşsa da, 1990’ların başlarından itibaren, aradaki bağlar yeniden güçlenmeye başlamıştır. Ekonomik iş birliği, kültürel değişim ve enerji projeleri, Rusya-Türkiye ilişkilerinin güçlenmesinde önemli rol oynamıştır.
Günümüzde Rusya ve Türkiye arasındaki ilişkiler, iki ülkenin stratejik hedefleri doğrultusunda önemli bir odak noktası haline gelmiştir. Enerji, ticaret ve savunma sanayi gibi alanlarda iş birliği, iki ülkenin de ekonomik büyümesine katkı sağlamakta. Özellikle Türk Akımı doğalgaz boru hattı ve S-400 hava savunma sistemlerinin alımı, bu ilişkilerin somut örneklerindendir.
Ancak bu ilişkiler, sadece ekonomik iş birliği ile sınırlı kalmamaktadır. Suriye iç savaşı, Libyalı birliklerin durumu gibi bölgesel krizler, Türkiye ve Rusya’yı stratejik ortaklık ve iş birliği fırsatlarına yönlendirirken, aynı zamanda aralarındaki gerilimleri de artırmıştır. İki ülke, bu tür krizlerde farklı tarafları destekleyebilmektedir, bu da her iki taraf arasında sürekli bir denge arayışını gerektirmektedir.
Geleceğe baktığımızda, Rusya-Türkiye ilişkilerinin nasıl bir seyir izleyeceğini tahmin etmek zor, zira her iki ülkenin de ulusal çıkarları ve stratejik hedefleri birbirleriyle çelişebilmektedir. Ancak geçmiş 105 yıllık deneyim, her iki tarafın da mevcut gerilimleri yönetebilme kapasitesine sahip olduğunu göstermektedir.
Sonuç olarak, Rusya-Türkiye ilişkileri, tarih boyunca birçok zorlukla karşılaşmış olmasına rağmen, stratejik iş birliği ve karşılıklı bağımlılık açısından önemli bir örnek teşkil etmektedir. Diplomatik ilişkilerin 105’inci yılı, bu iki ülkenin gelecekte de nasıl bir denge içinde iş birliği yapabileceğinin bir göstergesi olarak değerlendirilmelidir. Her iki ülkenin de kendi ulusal çıkarlarını koruması gerekmekte, ancak aynı zamanda uluslararası alanda daha istikrarlı bir iş birliği için çaba göstermeleri gerektiği de unutulmamalıdır.