Son günlerde uluslararası medyada en çok konuşulan konulardan biri, İsrail’in İran’a yönelik olası askeri saldırıları. Bu gelişmeler, özellikle Filistin'in Gazze bölgesinde yaşanan çatışmaların arka planda kalmasına neden oldu. İsrail’in İran’a karşı yürüttüğü stratejik hamlelerin, bölgede ne tür sonuçlar doğurabileceği ve asıl amacının ne olduğu tartışılıyor. Peki, bu savaş oyunu neden Gazze’ye odaklanmaktansa İran’a yöneliyor?
Gazze’nin müzakere süreçlerinde yaşanan gerilimler, yıllardır süregelen Ortadoğu çatışmasının bir parçası. Ancak İsrail’in son zamanlarda İran’ı hedef alması, Gazze'deki durumun gölgede kalmasına yol açtı. İran’ın nükleer programı ve bölgesel etkisi, İsrail için büyük bir tehdit olarak değerlendiriliyor. Gözlemciler, İsrail’in bu saldırıları gerçekleştirmek için oldukça uygun bir zaman seçtiğine inanıyorlar. Gazze’deki gruplar arası çatışmalar sürerken, İran’a saldırmak, İsrail’in dikkatini başka bir yöne çekmesine ve Gazze’deki bazı grupları zayıflatmasına olanak tanıyor.
İsrail’in İran’a yönelik saldırılarının ardındaki motivasyonları anlamak için tarihsel bir perspektife bakmak gerekiyor. Uzun yıllardır süregelen çatışmalarda, İran söz konusu olduğunda, hem nükleer silahlanma hem de bölgesel askeri nüfuz olayları, İsrail için en büyük tehditler arasına girmekte. Yüzyıllardır süregelen düşmanca ilişkiler, özellikle İran’ın Hizbullah ve Hamas gibi gruplara verdiği destekle daha da yoğunlaşmaktadır. Bu nedenle, İsrail’in İran’a karşı alacağı askeri bir tavır, aynı zamanda Gazze’deki Hamas liderliğine de mesaj niteliği taşıyor. Daha önce yapılan birçok askeri operasyon, İran’ın bölgedeki etkinliğini azaltmaya yarasa da, bunun doğrudan Gazze’deki durumu etkileyeceği söylenemez. Ancak, analistler, uzun vadede bu saldırıların Gazze’deki direniş gruplarını zayıflatabileceğini öngörüyor. Böylece İsrail, sadece İran’a karşı mücadelesinde avantaj sağlamayı değil, aynı zamanda Gazze’deki direnişin de zayıflamasını sağlamış olacak.
Buna ek olarak, uluslararası toplumun ve özellikle Birleşmiş Milletler’in bu duruma tepkisini de göz önünde bulundurmak gerekir. İran’a yönelik olası bir askeri müdahale, her ne kadar tüm dünya medyasında yankı bulsa da, Gazze’deki insani durumu arka plana itecektir. Bu durum, birçok insanın gözünden kaçsa da, Gazze’de yaşayan sivil halk için sonuçları oldukça yıkıcı olabilir. Havanın gerildiği ve çatışmaların gün geçtikçe arttığı bu dönemde, halkın durumunu iyileştirmek için atılacak adımlar, uluslararası gündemden tamamen silinebilir.
Sonuç olarak, İran’a yönelik saldırılar, kısa vadede uluslararası alanda yankı uyandırsa da, uzun vadede Gazze’deki çatışmaların daha da derinleşmesine ve insan hakları ihlallerinin artmasına yol açabilir. İsrail’in bu durumu nasıl yöneteceği, bölgedeki durumun seyrini belirleyecek.