Son günlerde İsrail'de patlak veren iç çatışmalar, sadece bölgedeki gerilimi artırmakla kalmıyor, aynı zamanda uluslararası arenada da büyük yankı buluyor. "Gazze’nin yıkımını durdurun" sloganıyla buluşan binlerce gösterici, özellikle son günlerde artan air saldırıları ve yerel halka yönelik saldırılara dikkat çekmek amacıyla sokağa dökülüyor. Hükümetin Gazze’deki radikal örgütlere karşı yürüttüğü askeri operasyonlar, sivillerin hayatını tehlikeye atarken, içerdeki muhalefet de güç kazanmakta. Peki, İsrail’deki bu iç çatışmalar ve Gazze’deki savaşın yıkıcı etkileri nereye varacak? İşte bu sorunun cevabını arıyoruz.
İsrail’deki son protestolar, temelde hükümetin Gazze’deki askeri stratejisiyle ilgili derin bir memnuniyetsizliği yansıtmaktadır. Ülkedeki birçok kişi, yapılan hava saldırılarının önceden planlanmış bir stratejinin parçası olarak görüldüğünü düşünüyor ve sivil kayıpların beklendiğinden çok daha fazla olduğunu vurguluyor. Bu durum, hükümete karşı büyüyen bir inançsızlığa yol açıyor. Özellikle genç nesil, yaptıklarının uluslararası alanda ülkeye büyük bir zarar verdiğine inanıyor. Gazze'nin yıkımına karşı durmak için sokakları dolduran göstericiler, sadece Filistinli sivillerin acı çekmesini istemediklerini dile getirmiyor, aynı zamanda İsrail hükümetinin kendilerine de zarar verdiği düşüncesini vurguluyor.
İsrail’deki iç çatışmaların yarattığı bu atmosfer, uluslararası toplumda da büyük bir dikkat çekiyor. Birçok ülke, İsrail’in Gazze’deki doğrudan düzenlediği saldırılara tepki gösterdi ve sivillerin korunması gerektiğini vurguladı. Birleşmiş Milletler ve bazı insan hakları örgütleri, Gazze'deki insani krizin durumu hakkında endişelerini dile getiriyorlar. Aynı zamanda, bazı ülkeler hükümete yönelik çağrılar yaparak, uluslararası hukukun önemini vurguluyor. Gazze'deki sivil nüfusun bu çatışmalardan nasıl etkilendiği ise halen araştırma konusunu oluşturuyor.
İsrail hükümeti, alınan önlemlerin güvenlik açısından gerekli olduğunu savunsa da, içindeki gerilim ve protestoların süregeldiği bir sır değil. Bu noktada, halkın sağı ve solu arasında belirgin bir ayrışma gözlemleniyor; bir kesim hükümeti desteklerken, diğer kesim ise barışçıl bir çözüm talep ediyor. Ülkedeki bu bölünme, gelecekte daha da derinleşebilir ve çatışmaların bu şekilde devam etmesi halinde, İsrail içindeki sosyal dokunun zayıflayabileceği iddia ediliyor. İç çatışmalar ve yapılan protestolar, aynı zamanda uluslararası ilişkilere olan yansımalarıyla da dikkat çekiyor. Uluslararası basında yer alan haberler, durumu daha da tırmandırarak, daha fazla insanın sokağa dökülmesine yol açabilir. Bu olayların nereye varacağı belirsizliğini koruyor, ancak bir şey net: Gazze’de devam eden savaş ve buna karşı gösterilen tepkiler, İsrail toplumunda derin yaralar açıyor.